24 Şubat 2012 Cuma

Harfleri Seven Bulut’tan, Çocuklar İçin “Yıldızlı Alfabe”

Harfleri Seven Bulut’tan, Çocuklar İçin “Yıldızlı  Alfabe”
Dün sabah uyandığımda kapımıza bırakılmış bir kutu ilişti gözüme. Kendi kendime söylenmeye başladım, nerden çıktı şimdi bu kutu diye… 
Umut Barış İleri, yani benim minik oğlum dün akşam mumları üfleyerek 3 yaşına girdi, acaba ona bir hediye mi bırakıldı diye düşünürken kutudan bir ağlama sesi yükseldi. Merakla ve hızla başladım kutuyu açmaya. Kutunun içinde toparlak yüzlü minik yuvarlak burunlu bir bebek tüm sevimliliği ile bana bakıyordu. Şaşırdım, kalakaldım oracıkta.
Filmlerde olduğu gibi, kapı önüne, cami avlusuna bırakılan bebeklerin sepetlerinin görünür bir yerine bebekle ilgili bir not, bir isim bulurum umuduyla aramaya koyuldum. Çok zaman geçmeden bebeğin kundağının kenarına çengelli iğne ile tutuşturulmuş bir kâğıt ilişti gözüme. Önce iğnenin çengelini açarak sonra kâğıdın katlarını açarak içindeki yazıyı okumaya başladım…
Kâğıtta bir ad yazıyordu: Mustafacan Yaşar Sönmez Şafak…  Bitmedi,  soyadı da var, soyadı: Yalçınkaya.
Yıldızlı Alfabe-Süleyman Bulut/Can Çocuk
Hiç bu kadar uzun adı olan biri ile tanışmamıştım. Ben şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışırken minik bebek Mustafacan Yaşar Sönmez Şafak Yalçınkaya,
–Evden kaçtım ben amca, dedi. 
-Neden? dedim.
-Bu kadar uzun adı- soyadı  olan biri nasıl öğrenir ki alfabeyi? dedi.
-Haklısın, dedim, kim verdi bu uzun adı sana?
-Uzun hikâye amca, benim doğumumla başlamış bu uzun ad olayı, dedi.
-Nasıl yani?
-Ben doğunca çok sevinmiş bizimkiler ama sıra bana ad koymaya gelince,  babaannem demiş ki, “adı Mustafacan olsun”; anneannem demiş ki, “Yaşar olsun; annem demiş ki, “Sönmez olsun”; babam demiş ki, “Şafak olsun!”  Nufus memurunun karşısında da herkes konulmasını istediği isimde ısrar edince, benim de adım bu kadar uzun olmuş.”  
Mustafacan, kısa bir suskunluktan, sordu:
-Nasıl öğreneceğim şimdi ben adımı-soyadımı yazmayı?


Sorunun cevabı, YILDIZLI ALFABE’de.


Yıldızlı Alfabe kitabının kahramanın adı Mustafacan Yaşar Sönmez Şafak.
Uzun ismi, önceleri hiç rahatsız etmez Mustafacan’ı. Hatta, çoğu zaman arkadaşlarıyla alay eder, hepinizin adını birleştirseniz benim adıma yetişemezsiniz diye.
Ama günün birinde arkadaşı Kemal adını yazabildiğini söyleyince,  Mustafacan Yaşar Sönmez Şafak, kara kara düşünmeye başlar, bu kadar uzun adı ben nasıl yazacağım, diye.
Bir gece bahçedeki büyük ceviz ağacının altında kaygılı şekilde otururken kendine yine aynı soruyu sorar: “Adımı yazmayı nasıl öğreneceğim ben”?  diye.
 “Korktuğun şeye bak!”  der yukarıdan bir ses.
Konuşan Aydede’dir. “Ben sana yardımcı olurum,”der Aydede.
-Nasıl? der, Mustafacan.
 -Harflerle tanışarak, der Aydede, bu kadar çok istiyorsan ben ve yıldız arkadaşlarım seni harflerle tanıştırabiliriz.
Mustafacan, kağıdını kalemini hazırlar. Aydede ve yıldızlar, şeklini oluşturarak harfleri Mustafacan’la tanıştırır.
Yazar, Süleyman Bulut


Yıldızlı Alfabe’nin yazarı  Süleyman Bulut’un Konya'dan İstanbul’a iktisat okumak için çıktığı yolculukta yolu edebiyata, tiyatroya, radyoya düşer. Televizyon hayatımıza girmediği, radyonun en revaçta olduğu yıllarda ‘arkası yarın’lar yazar, Sarıtay’lara biner, bulutlardan kar olup yağar, harfleri sever…  
                                                                                                                                                 Harfleri Seven Bulut…
Süleyman Bulut’un yazdığı  “Yıldızlı Alfabe ile çocuklara harfleri öğretirken sevdiriyor. 
Kapak resmi ve özenli çizimleri ve görsel tasarımıyla yediden yetmişe gören herkesi etkiliyor. 
Yıldızlı Alfabe, yazarın, çizerin ve Can Çocuk yayınevinin özenli çalışmasıyla okurlarını bekliyor. 
Bu alfabenin yıldızları hiç sönmesin, hep parlasın, çocuklar harfleri sevsin, hızlıca öğrensin…
Yıldızlı  Alfabe
Yazar: Süleyman Bulut
Resimleyen: Gözde Bitir S.
Can Çocuk
 Aydın İleri
aydinileri@gmail.com

Deniz kokan "Mutlu Bir Gün"


Deniz kokan "Mutlu Bir Gün"
Soğuk günlerin ardından kışı yavaş yavaş yolcularken yazdan kalma bir kitap ile içimizi ısıtmaya ne dersiniz? Haydi, deniz kokan "Mutlu Bir Gün"e kitaplığınızda yer açın.

Her öyküsünde okurlarını farklı dünyalarla buluşturan usta yazar Ayla Çınaroğlu çocukların elinden bırakamayacağı yeni kitabıyla matbaadan gelir gelmez buluşma fırsatı bulmuştum. Kış aylarında içimizi ıstan bir kitapla yaza özlemi hemen giderelim.

Mutlu Bir Gün kitabının kahramanı Mutlu, babasının ona her gece okuduğu masallarla, annesinin tarifsiz sevgisiyle,  kedisi Mırnık ve tüylü oyuncak tavşanıyla güzel günler geçirir.
Güzel bir yaz günü Mutlu'nun çok sevdiği balıkçı dayısı ve yengesi evlerine misafirliğe gelir.
Mutlu her zaman macera dolu keyifli balıkçılık ve deniz öyküleri anlatan dayısını gördüğüne çok sevinir. Dayısının bu gelişince Mutlu'ya güzel bir süprizi olacaktır.
Balıkçı dayısı Mutlu'nun balığa çıkma yaşının geldiğini düşünerek kendileri ile birlikte balığa çıkmak üzere Mutlu'yu teknelerine davet eder.
Aileden de izin çıkar, mutlu sevinç içinde yola çıkmak için hazırlıklarını yapar.
Dayısı ve yengesiyle uzun bir otomobil yolculuk başlar uzun ve yorucu yolculuk sonrasında deniz kıyısındaki Dayısı'nın balıkçı teknesine ulaşılır.
Mutlu Bir Gün-Ayla Çınaroğlu
Tekneye ulaşan Mutlu için çevredeki her şey çok yeni ve heyecan vericidir.
Ertesi sabah erkenden balığa çıkılacağı için hazırlıklar yapılır, akşam yemeği yenilir, yol yorgunlunun etkisiyle sohbet kısa sürer.
Tekneye serilen uyku tulumlarına uzanılır. Gökyüzünün karanlığında yıldızlar ışıl ışıldır.
Gecenin sessizliğinde denizin şıpırtısı duyuluyor. Dayısı ve yengesi mışıl mışıl uykuya dalmıştır.
Kahramanımızı uyku tutmaz. Ayakucunda uyuyan kedisi Mırnık'ın sesi, yumuşak mavi battaniyesi, tüylü oyuncak tavşanı, her gece masal okuyan babası, yanağına öpücükler konduran annesi yoktur. Daha ilk günden evini özler ve bir yolunu bulup ve dönmeye karar verir. Nasıl eve döneceğini düşünürken uykuya dalar.
Gün doğmadan uyanır. Yengesini ve Dayısı'nı üzmeden, geceki düşündüğü eve geri dönüş için planını uygulamaya fırsat olmadan gün içinde yaşadıklarında, yeni öğrendiklerinden büyük keyif almaya başlar. Deniz, balıklar ve doğal yaşam hakkında yeni bilgiler öğrenir. Oltasını sallar balık tutar, dayısına ve yengesine diğer işlerde yardımcı olur. Akşam yemek masasında uyuyacak kadar çok yorulmuştur. O akşam uyku tulumunu içinde gökyüzünde parlayan yıldızların güzelliğini seyretmek için uykuya direnmek istese de başaramaz. Mutlu bir günün sonunda mışıl mışıl uykuya geçer...

Mutlu'nun maceralarının devamını ben bile merakla beklemeye başladım.

Çınaroğlu, alışkanlıklar, sevgi, aile sevgisi, hayvan sevgisi, doğa sevgisi, duygular, yolculuk, özlem, macera gibi temalara değinen yazar diğer kitapları gibi keyfili bir kitap kaleme almış.
 Kitabın metniyle büyük bir uyum sağlayan usta çizer Mustaf Delioğlu’nun resimleri cıvıl cıvıl rengarenk bir şölen havasında. Yazar, editör, tasarımcı dostumuz Aşkın Güngör’ün dediği gibi “kitabın kapağı duvara asılacak bir tablo gibi” duruyor
Kış aylarında çocuğuma ne okusam diyen anne babalar, okumayı seven çocuklara bayram hediyesi almak isteyen anne babalar bu kitap kaçmaz.

Çocuklar tarafından çok beğenilen Çınaroğlu'nun yazıp Delioğlu'nun çizdiği diğer seri kitaplar "Tembel Fare Tini" ve "Mızmız Mırnav" gibi Mutlu Bir Gün’de çok sevilecek…
  
MUTLU BİR GÜN
Yazar: Ayla Çınaroğlu
Resimleyen: Mustafa Delioğlu
32 sayfa
Uçanbalık Yayınları

Aydın İleri

Bay Sinirli’nin Kedicik’le Maceraları Devam Ediyor.


Bay Sinirli’nin Kedicik’le Maceraları Devam Ediyor.

Masalımızın baş kahramanın adı Bay Sinirli bakmayın siz onun adında “sinirli” kelimesinin olduğuna yeri gelmedikçe sinirlenmeyen bir kahraman.

Günlerden bir gün Bay Sinirli’nin kedisi Kedicik büyümüş ve okul zamanı gelmiştir. Kedicik bu durumdan hiç mi hiç memnun olmamıştır. Evde oyuncaklarıyla ve bilgisayarıyla oynamak, televizyon izlemek, tembellik etmek dururken okula gitmek iyi bir fikir değildir Kedicik için.
Okulun başlayacağı günün sabahında kahvaltı masasında  “Ben okula gitmek is-te-mi-yo-rum” der. Bay Sinirli gülümseyerek karşılar bu tavırları. Okulun Kedicik’e katacağı faydalardan, okulun güzelliklerinden bahseder. Kedicik inatçıdır. Bay Sinirli’nin anlattıklarının hiçbirinin kendisinin bir işine yaramayacağını savunur. Bay Sinirli Kediciğin elinden tutarak okula doğru yola koyulurlar. Yolda Süslü Teyze’ye ve bir çok tanıdığa rastlarlar. Bay Sinirli Kedicik’in okula başlıyor olmasından çok gururlanarak söz eder.
Kültür Orman Okulu, bahçesine geldiklerinde diğer öğrencilerin geldiğini görürler. Ders zili çalar. Kedicik, Dobişko ve Yavrukurt derse girmeye hazırdır. Bay Sinirli başarılar dileyerek vedalaşır.
Kedicik isteksizliği sınıfta da devam etmektedir. Öğretmen kendisini görmesin diye en arka sıraya oturur.  Öğretmen Neşeli Ayak, neşeli sesiyle günaydın der çocuklarla tanışmaya başlar. Kedicik bir an önce okuldan kurtulmak için bir plan düşünür. Kendini tanıtma sırası Kedicik’e geldiğinde ayağa kalkarken kendisini yere atar. Okuldan kaytarmayı başarır. Önce revire sonrasında eve gider. Bu planı birkaç gün daha başarıyla uygular.
Bay Sinirli Okulda Curcuna-Nurgül Ateş
Olanlardan haberdar olan Bay Sinirli duruma bir süre sonra müdahale eder. Kedicik’in okula devam etmesini sağlar. Kedicik’in isteksizliği onun derslerde geri kalmasına neden olur. Arkadaşları okuma yazmayı ve matematik dört işlemi öğrenir. Bay Sinirli, Kedicik’e ne kadar yardım etse de olmaz. Kedicik okuldan kurtulmanın yollarını aramaya devam eder.  Günlerden bir gün, okul çıkışında Kedicik Eczaneye gider. Sonrasında hızla eve döner. 

Bay Sinirli eve geldiğinde karşısında hüngür hüngür ağlayan, her tarafı bandajlı bantlı kediciği görünce şaşırır. Ne olduğunu sorar. Kedicik planı gereği kendisini öğretmenin dövdüğünü söyler.
Bay Sinirli çok sinirlenir, ertesi sabah okula gider, öğretmen Neşeli Ayak’a bağırır, çağırır. Konuşmalar sonrasında dövme olayının gerçek olmadığını öğrenir. Öğretmenden özür diler.  Bu yaptıkları için kediciğe ders vermek ister. Olayı bilen herkesle anlaşarak Kedicik’e bir oyun oynamaya başlar.

Ertesi gün olduğunda Bay Sinirli, Kedicik’e okula gitmek zorunda olmadığını söyler. Kedicik sevinçten havalara uçar, karnının açlığını düşünerek öyleyse güzel bir kahvaltı yapalım der. Bay Sinirli planını uygulamaya başlar; evde hiç yiyecek kalmadığını, akşama “Kedicik’in okulu bırakması şerefine bir parti düzenleyeceğini”  Kedicik’e alış veriş yapması gerektiğini, o gün açık tek bakkalın komşu ormanda olduğunu söyler. Kedicik’e alış veriş listesi ve para verir, ormandaki tabelaları takip ederse komşu orman’a ulaşabileceğini söyleyerek onu alışverişe gönderir.

Tabelaları okuyamayan Kedicik, komşu ormandaki bakkala gitmekte zorlanır, on dakikalık yere iki saatte güçlükle ulaşır. Bakkal amca gözlüğü yanında olmadığı için listeyi okuyamaz. Kedicik’ten listeyi okumasını rica eder. Okuma yazma bilmeyen Kedicik listeyi okuyamaz, üzüntülü bir şekilde saatler sonra eve döner, listeyi ve parayı masa üstüne bırakarak sessizce odasına gider.
 Yaşadıklarından büyük bir ders alan Kedicik ertesi sabah erkenden kalkan Kedicik okula gitmek üzere önlüğüyle, çantasıyla hazırlanarak kahvaltıya iner.  Bay Sinirliye “Hadi Bay Sinirli! Okula geç kalacağım. Öğrenmem gereken bir sürü şey var!” der.

Okula gitme konusunda zorluk çeken çocuklar için çok eğlenceli bir kitap. 
Bay Sinirli kitabının yazarı Nurgül Ateş, okul etkinliklerinde, öğrenci buluşmalarında öğrencilerin Bay Sinirli’nin ikinci, üçüncü kitabı yok mu? Lütfen yazın ısrarları üzerine seri kitaplar olarak yazmaya devam etmiş.  İyi ki de yazmış yazar. Kitaplarda ana metin bittikten sonra kitapla ilgili metin çalışması ve eğlence kısmı kitapları çocuklar için daha da değerli kılıyor. 
Çocuklara bir müjde, Bay Sinirli kitaplarının yazarı Nurgül Ateş, TÜYAP Kitap Fuarlarında Çizmeli Kedi Yayınları standında  kitaplarını imzalayacak.

Bu seriden yayınlanan diğer kitaplar:  Bay Sinirli, Bay Sinirli Trafik Canavarı,


Kitap Adı: Bay Sinirli- Okulda Curcuna 
Yazar: Nurgül Ateş
Resimleyen: Sennur Işık
Çizmeli Kedi Yayınevi
48 sayfa.
Aydın İleri / aydinileri@gmail.com

20 Şubat 2012 Pazartesi

Hiç Büyümeyen Kahraman: Ayşegül


HİÇ BÜYÜMEYEN KAHRAMAN: AYŞEGÜL

1954 yılından bu yana dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca kitabı basılmış, evlerden, kütüphanelerden, kitapçılardan ve sahaf raflarından hiç eksilmeyen 58 yaşında ama halen çocuk kahraman Ayşegül.
Dünya çocuklarının hep sevdiği kahraman Ayşegül’ün doğuş macerasına değinerek başlayalım yazımıza.
1954 yılında Casterman Yayınevinin çocukların dünyasına kazandırdığı kahramanımızın çizimlerini ressam Marcel Marlier çizmiş, öyküsünü yazar Gilbert Delahaye yazmıştır. Kahramanımızın orijinal adı “Martine”dir. Ayşegül serisinin ilk kitabı (Martine Çiftlikte) Fransızca olarak yayımlanmıştır.

Ayşegül kitaplarının orijinal ülkesi Belçika, dili Fransızcadır. 50’ye yakın ülkede yayımlanan Ayşegül kitapları, bazı ülkelerde orijinal hali “Martine” adıyla yayımlanırken, pek çok ülkede de yayımlandığı ülkenin en sevilen ve yaygın kız isimlerinden birini kendine alarak şöhretini sürdürmüştür. (Amerika’da Debbie, İtalya'da Christina, Almanya'da Steffi, İngiltere'de Mary, Portekiz'de Anita gibi).
Ayşegül kitapları 1997 yılına kadar 46 kitaplık bir diziye ulaşmıştır. 1997’de yazar Gilbert’in ölümüyle birlikte dizinin yazarlığını Marcel Marlier’nin oğlu Jean Louis devam ettirmiştir.

Ayşegül Kitaplarının yaratıcılarından olan ressam Marcel Marlier, 2000 yılında Marsık Yayıncılık’nın davetlisi olarak TÜYAP Kitap Fuarı’na da katılmış, ülkemizdeki “Ayşegül” fanatiklerinin yoğun ilgisi karşısında şaşırmıştır. Okurlarına orijinal resimlerini armağan edecek kadar cömert ve sevgi dolu; değerli ressam Marlier, 18 Ocak 2011 tarihinde Belçika’da, 80 yaşında yaşama veda etmiştir.

Marcel Marlier  
Ayşegül Kitapları hakkında Milli Kütüphane kataloglarında yaptığım taramalar sonucunda Ayşegül kitaplarının kendi ülkesinde yayınlandıktan 11 yıl sonra ilk olarak 1965 yılında ülkemizde yayınlanmaya başladığını, ülkemizde yayınlanan ilk Ayşegül kitapların; Ayşegül Okulda, Ayşegül Sirk Cambazı, Ayşegül Seyahatte, Ayşegül Hayvanat Bahçesinde kitaplarının olduğunu ve Ayşegül kitaplarını sırasıyla Sümer, Yeni Sümer, Alpagut, Aksoy, Marsık ve son olarak Yapı Kredi Yayınları yayınladığının bilgisini ulaştım.

Bir zamanlar Ayşegül’ü “Küçük Ayşegül” adıyla yayınlayan Marsık Yayıncılık’ın sahibi Çocuk Edebiyatımızın usta kalemi Yalvaç Ural, Ayşegül kitapları için şöyle diyor “Dünyada çok az kitap, çocukları “Martine” kadar etkilemiştir. Bizde önce “Ayşegül”, sonra “Küçük Ayşegül” adıyla yayımlanan bu 60 kitaplık dizi, tam dört kuşağı büyütmüş ve ördüğü sevgi çemberini dalga dalga büyüterek yalnızca çocukların değil, annelerin, anneannelerin gönlünde kendine unutulmaz bir taht kurmuştur.”

Yapı Kredi Yayınları Ayşegül kitaplarının 2011 yılının ilk ayında her ay 2 Ayşegül kitabı yayınlayarak şubat ayı itibariyle Ayşegül kitaplarının 28’i okurla buluşturdu. Siz bu sayfaları okurken yeni Ayşegül kitapları yayınlanmış olabilir. Yapı Kredi Yayınlarından öğrendiğim bilgiye göre diğer Ayşegül kitapları 2012 yılı sonunda tamamlanmış olacak.

Yeri gelmişken Ayşegül hayranlarına iki müjde vermiş olalım. İlk müjdemiz “Ayşegül Arkadaşlarıyla” başlığında başlayan çıkartmalı kitaplarının üçü “Ayşegül Yollara Düşüyor”, “Ayşegül Kırlara Gidiyor” ve “Ayşegül Arkadaşlarıyla” raflardaki yerini aldı. İkinci müjdemiz ise YKY yayınlamaya başladığı Ayşegül kitaplarını 5’er 5’er ciltler halinde ayrıca yayınlamaya başladı. İlk 3 cilt çok şık bir baskıyla raflardaki yerini aldı. Çocuklar için çok güzel yeni yıl hediyesi olacak bu kitaplar anne babalara ve çocuklara ne hediye alsam diyenlere özellikle duyurulur.

Yaşamın tümünü kucaklayan Ayşegül’ün minik öykülerinde ve yaşadığı serüvenlerde insan ilişkileri, kardeş sevgisi, oyunlar, okul yaşamı, dostluk, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, çevre bilinci, meslekler gibi konuları ele alarak okura gerçek yaşamdan kesitlere yer verilmektedir.

Dört kuşağın elinden düşürmeden okuduğu annelerin çocuklarına çeyiz sandıklarında sakladıkları efsane Ayşegül kitaplarının yayınlandığı ilk yıllarda dünya’da özelliklede ülkemizde yayınlanan çocuk kitaplarının çeşitliliğini ve kalitesini düşünürsek Ayşegül kitaplarının bugünlere kadar gelmesi çok tesadüf değil.
YKY tarafından yayınlanan Ayşegül serisinin 24. Kitabı, “Ayşegül Uçağa Biniyor” kitabına değinerek yazımıza son verelim;
Ayşegül Uçağa Biniyor, ideal bir uçak yolculuğu hikâyesi
O yaz annesiyle birlikte yurtdışına seyahate gidecek olan Ayşegül, annesiyle birlikte bilet satış ofisine gider, annesi bilet satış görevlisi ile görüşürken bilge kahramanımız Ayşegül hemen hemen tüm öykülerinde yanında olan köpeği Fındık’a coğrafya ve harita bilgisini konuşturmaya başlayarak haritada gördüğü ülkeleri saymaya başlar. Tatile gidilecek ülke İtalya’dır. İtalya’ya en hızlı gidiş yöntemi uçak yolcuğudur. Uçak biletleri hemen alınır. Sayılı gün hızlı geçer misali günler geçer tatil zamanı gelir. Uçak saatinde babası, annesi Ayşegül ve Fındık havaalanında hazırdırlar.

Adeta uçmayanlar için resimli uçuş rehberi gibidir kitabın devamı. Bavullar bagaja verilir, yürüyen bant götürür bavulları. Anons gelir az sonra uçağa binilecektir. Uçuş bilgileri aynen şöyle yazılmıştır hikayede; “Saatte 800 kilometre hız yapan, 32 metre uzunluğunda, 10 bin metre yükseklikte uçan, 75 yolcusu dahil 48 ton ağırlığında bir araçtı, bavullar bagaja koyuldu, yakıt deposu dolduruldu, yolcu binişi için kullanılan merdiven uçağa yaklaştırıldı.” Uçmak için her şey hazırdı. Babasıyla ve Fındık’la vedalaştılar.

Uçağın kaçak yolcusu Fındık; sahibine sürpriz yapıp bavulların arasına gizlenerek uçağın bagaj deposuna yerleşir. Kaçak yolcu dahil uçmak için her şey elverişlidir. Teknik ayrıntılar öykümüzden eksiksiz tam tamam anlatılır. Kısa sürede uçak bulutlar arasında süzülmeye başlar. Gökyüzünden yeryüzünün görüntüsü betimlenir yeryüzünde her şey miniktir. Pilot kabininde de her şey yolunda gidiyordur. Uçuş ekibi sağlıklı bir yolculuk için elinden geleni yapıyordur. Yolcular konforlu uçağın tüm olanaklarını kullanarak keyifli bir uçuş yaşamaktadır. Kahramanımız portakal suyu içer, uçak aynı zamanda bir çocuk oyun odası gibidir, tüm yolculara ev rahatlığı yaşatılır. Hostes uçaktaki çocuklarla çok ilgilenir, çocukları birbirleriyle tanıştırır. Uçakta yeni arkadaşlıkla kurulur, eğlenceli oyunlar oynanır. Akşam olur, yemek zamanı yemek servisi yapılır. Bu arada kaçak yolcumuz Fındık, bavulların iplerini çözerek eğleniyordur. Uçak inişe hazırdır. Anons gelir kemerler bağlanır, İtalya gökyüzünden izlenir durumdadır. Uçağın camından Roma şehri görünür. Uçak piste iner, kapılar açılır yolcular uçaktan iner. Ayşegül ve annesi yere indiklerinde bir sürpriz karşılar onları kaçak yolcumuz çoktan inmiş sahiplerini beklemektedir. Keyifli bir uçuş sonrası güzel bir ülkeye gelinmiştir.

“Ayşegül Uçağa Biniyor” kitabını okuyan tüm çocuklar, anne babalar hayatlarında hiç uçmamışlarsa bu kitabı okuduktan sonra herkes uçma deneyimi yaşamış gibi ayrıntılı bilgiye sahip olacaktır.

Kitap Adı: Ayşegül Uçağa Biniyor
Yazar: Gilbert Delahaye
Resimleyen: Marcel Marlier
Çeviren: Füsun Önen
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları / Doğan Kardeş Serisi
18 sayfa

Aydın İleri
Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı
Okul Kütüphanecileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
aydinileri@gmail.com



Shakespeare Okumanın Yaşı Yok


Shakespeare Okumanın Yaşı Yok

İngiliz tiyatrosunun başlıca temsilcisi olan Shakespeare, dünyada adından çok söz edilmiş, en çok sahnelenmiş ve yorumlanmış, yabancı dillere en çok çevrilmiş, tiyatronun adeta ''simgesi'' olmuştur. Kendisinden sonra yazılan oyunlara ve diğer edebi eserlere kaynaklık etmiş yazdığı her eserinin ardından kitaplar dolusu yazılar yazılmış Shakespeare, 26 Nisan 1564’de Stratford-Upon-Avon’da doğmuş, 23 Nisan 1616 doğduğu şehirde yaşama veda etmiştir.
400 yıl önce yazdıklarıyla adından bugün bile sıkça söz ettiren, dünyanın birçok tiyatro sahnesinde oyunları halen sahnelen ölümsüz edebiyat ustasının klasik eserleri çocuklar için uyarlanarak öyküleştirilerek, ünlü yazar-çizer Tony Ross tarafından resimlenerek okurların beğenisine sunulmuş.
17 kitaplık çocuklar için Shakespeare uyarlamalarının ilk 6 kitabı Çizmeli Kedi Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılmış. Anne babalar ve öğretmenlerin yoğun ilgisiyle karşılanan Çocuklar için Shakespeare kitapları serisinin diğer kitapları 2012 yılında raflardaki yerini alacağı yayınevi tarafından okurlara müjdeleniyor.

Yayınlanan ilk 6 kitap: Hamlet, Romeo ve Juliet, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Antonius ve Kleopatra, Venedik Taciri, III. Richard.

Romeo ve Juliet/Shakespeare-Çizmeli Kedi Yayınları
Yeni Başlayanlar İçin Romeo ve Juliet
Genç okurlar için keyifli bir Shakespeare başlangıcı olacak kitaplardan biri, Romeo ve Juliet’in konusu her akşam evimizde renkli camın karşında izlediğimiz, sevenlerin bir türlü kavuşamadığı ve çoğu zaman mutlu son ile bitmeyen dizilere çok benziyor.

Kitabın başında dizi jeneriklerinde gördüğümüz kahramanlar gibi kitabın içindeki kahramanlar tanıtılıyor. Kitaptaki olaylar Verona’da 15. yüzyılda geçiyor.
“Ilık bir yaz akşamında Capuletlerin evinde maskeli bir balo gerçekleşmektedir. Neşeli kahkahalar sarar her yanı. Capuletlerin güzel kızı Juliet salonun bir köşesinde maskesini çıkararak dinlenir. Danstan kırmızılaşmış yüzü onu daha güzel göster etraftakilere. Salonda bir genç ona hayranlıkla bakar, gözünü Juliet’den alamaz.  Bu güzel kadını daha yakından görmek için ona doğru ilerler. Maskesini çıkarır. Yakından Juliet gözüne daha da güzel görünür. Ona yaklaşır, usulca elini tuttar. Juliet’in kahverengi güzel gözleri, genç adama hayretle bakar. Juliet’in elini tutan ona ilk görüşte âşık olan Montague ailesinin oğlu Romeo’dur.”

Romeo ve Juliet, birbirine düşman olan iki ailenin çocuklarıdır. Karşılaştıkları ilk anda âşık olmuşlar ve böylece kavuşamama öyküleri başlamıştır. Juliet, Romeo'ya kavuşmak için ailesini yok saymayı göze alamaz ve kendini yok saymaya karar verir. Böylece rahibin yardımını alarak 2 gün sonra uyanacağı bir zehir içer; herkes onu ölmüş bilecektir. Ancak Romeo döndüğünde Juliet'in cansız gibi yatan bedeneni görünce öldüğünü zanneder ve zehir .çerek kendini öldürür. Juliet kısa bir süre sonra uyanır. Romeo’yu terde elinde zehir şişesiyle görür. Romeo’nun belindeki hançeri alarak kendi kalbine saplar. İki aşığın ölümüyle aileler arasındaki nefret de ölür. Acı aileleri birleştirir. Aileler Romeo ve Juliet’in birlikte gömülmesine karar verir. Mezarlarının üstüne heykelleri yaptırılır. Heykelin kaidesinde şu sözler yazar;
“Daha acıklı öykü yoktur, bu talihsiz öyküsünden Romeo ve Juliet’in…”


Okunması çocuklar için zor olan metinler, çok akıcı bir şeklide, özünden bir şey kaybettirilmeden öykü uyarlaması haline getirilen 8 yaş ve üstünde olan herkesin keyifle okuyacağı Çocuklar için Shakespeare kitapları okuyucularını bekliyor. Shakespeare yeni okumaya başlayanlara, annelere babalara herkese önerilir.

Kitap Adı: Romeo ve Juliet
Resimleyen: Tony Ross
Çeviren: Sibel Hüseyinca Onmuş
64 sayfa

Aydın İleri
aydinileri@gmail.com

19 Şubat 2012 Pazar

Uçan Kitaplarla Dolu Fantastik Kütüphane Filmi


Yazar dostumuz Nuran Turan, ortak yazıştığımız gruplarda çok güzel bir video paylaştı.
Video çok etkileyici. Fantastik. 
Kitapların uçuştuğu hatta bütün bir kütüphanenin uçuştuğu, kitabın peşine düşülen, okumanın, yazmanın, kitabın değerini anlatan bir film. Filmde kitaplarla duygusal bir yaşam, paylaşım var. Kitaplarla kütüphanede yaşamanın güzelliği ancak bu kadar anlatılır.

Kitapların hastalandığı ve kütüphanecinin iyileştirdiği bir kütüphane. Okurlar sıraya giriyor kitap almak için.
Emek verenlere teşekkürler.
İyi ki sınırsız hayallerimiz var. 
İyi seyirler.



18 Şubat 2012 Cumartesi

Eşekli Kütüphaneci Unutulmadı!

Ölümünün 7. Yılında Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’e Vefa…

Uzun meslek yaşamında başarılı çalışmalara imza atan Mustafa Güzelgöz, emekli olduktan sonra Ürgüp’te çocuklarıyla ve torunlarıyla mutlu bir yaşam sürdü.  İlerleyen yaşına bağlı solunum yetmezliği nedeniyle 2005 yılı 18 Şubat günü yaşama veda eden Eşekli Kütüphaneci aramızdan ayrılalı 7 yıl oldu.
Yaşarken tanışma olanağı bulamadığım, meslek duayeni Eşekli Kütüphaneci unutulmasın diye ölümümün 1. yılına armağan “Eşekle Gelen Aydınlık” isimli kitabı yayına hazırlamıştım. Değerli televizyoncu Tayfun Talipoğlu’nun Güzelgöz ile yaptığı röportajın vcd’si kitabın yanında okurlara hediye edildi.  Okur tarafından ilgi gören kitap yayınlandığı ilk yılda 2. baskısı yayınlandı.
Kitabın okurlarından biri, Güzelgöz unutulmasın, gelecek kuşaklar Eşekli Kütüphaneci’yi tanısın diye kollarını sıvadı.
Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz Heykeli-Marmara Eğitim Köyü - İstanbul
Efsane Gerçek Oluyor… 
Eşekli Kütüphaneci’nin Heykeli Dikiliyor.
2011 yılının 18 Nisan günü, telefonum çaldı. Telefonun ucundaki ses dünyaca ünlü heykel çalışmalarına imza atan, İzmir’de atölyesi olan Eray Okkan.
Eray Bey, Maltepe Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı, Marmara Eğitim Kurumları Kurucusu Hüseyin Şimşek’in “Eşekle Gelen Aydınlık” isimli kitabımı okuduğunu, çok etkilendiğini ve Güzelgöz gibi bir aydınlanmacının Marmara Eğitim Köyü’ne heykelinin dikilmesini istediğini söyledi. Eray Bey’in heykel için işbaşı yaptığını, benden heykel için arşivimdeki Güzelgöz fotoğraflarından göndermemi rica etti. Telefonun diğer ucunda mutluluktan uçan ben yerimde duramıyordum. Eşekli Kütüphaneci’nin heykeli benim yaşadığım ilçede, köklü bir eğitim kurumunun kampüsüne dikilecekti…

Marmara Eğitim Köyü’ne dikilecek “Eşekli Kütüphaneci” heykelini 7’den 77’ye herkes görecekti. Şehir efsanesine dönüşen Eşekli Kütüphaneci Heykeli gerçek oluyordu.
…Telefonu kapatır kapatmaz, arşivimdeki fotoğraflardan seçerek heykel sanatçısı Eray Okkan’a ilettim. Eray Bey’den günlerce heykel açılışı olacak diye merakla haber bekledim, ses seda çıkmadı.  2012 yılının ilk günlerinde Eray Okkan tarafından çalışılan heykelin Marmara Eğitim Köyüne dikildiğini öğrendim.
Güzelgöz’e vefa örneği gösteren değerli eğitim sevdalısı Hüseyin Şimşek, Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’ün heykelini Maltepe Üniversitesi’nin Eğitim ve Fen Edebiyat Fakültesinin girişine diğer fakülte öğrencilerinin de rahatça görebileceği bir yere diktirmişti. Başka bir kurum yöneticisi böyle bir çalışmayı reklama dönüştürüp şaşalı bir açılış yapabilirdi. Eşekli Kütüphaneci Güzelgöz’ün mirası doğru ellerdeydi.
Eğitim sevdalısı Şimşek, yıllar önce Marmara Koleji’nin eğitim kadrosuna Türk edebiyatına önemli eserler bırakan, aydınlanmacı Vedat Günyol’u katmış. Ölene kadar Vedat Günyol’a hak ettiği değeri vermiş. Ölümünden sonra Günyol’un kitaplarını bağışladığı kolejin kütüphanesine “Vedat Günyol Kütüphanesi” adını vermiş.  Günyol için sempozyumlara ev sahipliği yapmış. Armağan kitaplar yayınlamıştır.

Bugün Eşekli Kütüphaneci’nin ölümünün 7. yıldönümü.
Ölümünün 7. yılında Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’ü saygıyla anıyor, vefa örneği gösteren Sayın Hüseyin Şimşek’e, heykele emek veren sanatçı Eray Okkan’a teşekkür ediyorum.
Bir gün mutlaka Marmara Eğitim Köyüne yolunuzu düşürün, kampusun her yanını saran heykelleri, özellikle eşeğinin sırtında elindeki fenerle aydınlık taşıyan Eşekli Kütüphaneci heykelini görün.
Eşekli Kütüphaneci’yi andığımız bu yazıyı Kültür ve Turizm Bakanımızdan Güzelgöz Evi kurulması talebini yineleyerek bitirelim.
Aydın İleri Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz Heykeli Önünde 18 Şubat 2012


Kültür ve Turizm Bakanı, Sayın Ertuğrul Günay, dört gün önce 5 gezici kütüphane için yapılan araç teslim töreninde Güzelgöz’ün “60 yıl önce eşeklerle gezici kütüphane götürdüğü” örneğiyle kütüphane müdürlerine araçları teslim etti.  Değerli bakanımızdan Eşekli Kütüphaneci’nin yaşadığı evin Güzelgöz Evi (Arşiv-Kütüphane-Müze) olması ve kütüphanelerimizden birine Güzelgöz adının verilmesi için girişimleri başlatmasını bekliyoruz.

Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı
Okul Kütüphanecileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
aydinileri@gmail.com